¨Zorunlu Görev¨ ve Tıp Eğitimi

Milliyet 21 Nisan 1981

¨Zorunlu Görev¨ ve Tıp Eğitimi

Prof. Dr. Uğur Derman (Cerrahpaşa Tıp Fakültesi öğretim üyesi)

Meslek eğitimlerini tamamlayan gençlere, Türkiye’nin altyapı ve sağlık hizmetleri yönünden geri kalmış bölgelerinde, zorunlu görev verilmesi tasarlanmaktadır. Böyle bir karar, çok önemli ve olumlu bir hamledir. İleride ilkenin zedelenmemesi açısından, olası eksik ve hataların önceden düşünülerek, önlem alınması gerekir. Tersine bir acelecilik Tam Gün Yasası’nın başına gelerek benzer kargaşalığı doğurabilir. Zorunlu görevin amacıyla, bu görevi taşıyacak genç mezunların nerede görev alacakları sağlık ocağı, kadroları eksik yataklı kurum, yoksa uzman kadrosu gelişmiş hastane mi?) ve bu görev yerlerine bağlı ne düzeyde beceri istendiği ayrıntılarıyla saptanmalıdır. Başarılı bir düzenleme için bugünkü durumda hizmet eksiklerinin ne olduğu ve hangisinin ağırlık taşıdığını, kamu isteğini de dikkate alarak saptamak gerekir. Yoksa kamu İsteğini yerine getirmeyen bir uygulama, hiçbir zaman sosyal açıdan başarılı sayılamaz.

ASIL EKSİKLİK NEREDE?

Tıbbın bugün ulaştığı düzey, hastalıkların büyük çoğunluğunun teşhis ve tedavisinde uzmanlık gerektirmektedir. Kamu da bunun bilincindedir ve isteğindedir. Yetişen hekimlerden pratisyen olarak çalışanlar, ancak basit bir-iki infeksiyon hastalığını tedavi dışında, genellikle hastalarını bir uzmana ya da hastaneye havale etmektedirler. Uzman hekimler ise, 3-5 ilin hastanelerinde kümelenmiştir. Bu kümelenmenin nedenleri arasında, uzmanlık hizmetlerinin ancak bir uzmanlık ekibi halinde yapılabileceği gerçeğini de vurgulamak ve büyük il tercihinin sadece hekimin rahata düşkünlüğü olarak yorumlamamak gerekir. Türkiye’de sağlık hizmetlerinin en önemli eksikliği, dallara göre dengeli, uzman, araç ve laboratuvar sağlayamamış bölge hastanelerinin görev yapamaz durumda (olmasıdır. Yurttaş pratisyen hekimin tavsiyesi ya da kendi isteğiyle bir uzmana görünme Kararı verdiğinde, yakın çevresindeki bölge hastanesi yetersiz kaldığından, uygun uzman hastaneyi kent-kent arama çilesi başlar.

SONUÇ ALMAK İÇİN…

Bugüne kadar genç hekimlerin çoğu mezuniyet sonrasında çeşitli uzmanlık dallarına başvurmaktaydılar. Pratisyenliği seçenler ise, tedavi edebildikleri * birkaç hastalık dışında, Olası teşhise göre uygun uzmanlık dalını öğütlemekle yetinmekteydi. Bu nedenle, tıb fakültelerinin çoğu, son iki yıldaki stajda (uygulamalı öğretim) değişik uzmanlık dallarından örneklerin gösterildiği ve uzmanlığa özendirici bir program uygulamaktadır. Fakat, ulaşım olanakları kısıtlı, uzmanlık yardımından uzak bölgelerde, pratisyen hekimlik hatta uzmanlık yapan hekimler için bu gibi staj programları, özellikle cerrahi becerileri öğretme yönünden, yetersiz kalmaktadır. Kırsal bölgede çalışmayı seçenlerin azlığı nedeniyle, eğitimdeki bu eksik, bugüne kadar ikinci planda kalmaktaydı. Kırsal bölgelerde zorunlu hizmet kararı verildiğinde, uygulamadaki bu beceri yetersizliği, birinci derecede önem kazanacaktır.

Bu beceriler öğretilmediğinde zorunlu görevden ümit edilen sonuç sağlanamaz. Bu eksikliğin bugüne kadar giderilmeyişinin bir nedeni de, tıp fakültelerinin çoğunda, stajların yalnız fakülte hastanesi içinde yaptırılmasıdır. 600 – 800 dolayında bir stajyer kitlesine, cerrahi konularda, güç doğumlarda beceri kazandıracak bir programın uygulanması olanaksızdır.

BECERİYE AĞIRLIK…

Zorunlu görev kararı, uygulamalı eğitim programlarının yeniden düzenlenmesini de zorunlu kılacağı gibi, bazı sorunları da kendiliğinden çözebilir:

1. Zorunlu görev, bölge hastanelerinden uzak, tam anlamıyla kırsal alanlarda verilecekse, bugünkü staj programlarında, acil cerrahi müdahale becerilerine ağırlık verilmelidir (Yaralanmalarda dikiş, apse Açma, trakeostomi, damar açma, zor doğumlara müdahale gibi).

Bugünkü öğrenci sayısı açısından bu becerileri kazandıracak programlar için yalnız fakülte hastanelerindeki hasta sayısı az gelir. Bu nedenle o ilin, hatta çevre illerin o dalda uzman bulunan hastanelerinde staj yaptırılmalıdır. Bu yöntem, hem o hastanelerdeki uzmanlara genç yardımcılar kazandırır hem de yeni yetişen hekimlerin eğitimine katılan bu uzmanların çalışma isteğini artırır. Aynı zamanda fakültelerin öğretim üyeleri de stajyer gruplarını denetlemek ve seminerler için, birer kardeş eğitim hastanesi durumuna gelen

bu kurumlara giderler. Böylelikle, sağlık kuruluşları arasında halen eksik olan kaynaşma, yardımlaşma ve standartlaşmanın temelleri atılmış olur.

AMAÇ HİZMETİN YAYGINLAŞMASI İSE…

2. Uzman olduktan sonra zorunlu görev söz konusu ise, bu görev için en uygun yer bölge hastaneleridir. Bu konuda çok önemli bir noktayı vurgulamak gerekir: Açılacak uzmanlık kadroları değişik dallardaki uzman dengesizliğini giderecek, bölge hastanelerinde (uzman ekiplerini tamamlayacak biçimde belirlenmelidir. Ancak, böyle bir yaklaşım ve laboratuvarların şimdiden donatılması, 5-6 yıl sonra, zorunlu görevli uzmanların katkısıyla, bölge hastanelerine işlerlik kazandırabilecektir. Uzmanlık kadroları gereğe göre verildiğinde, esnekliğin sürekliliğini sağlamak için bunların geçici kadro niteliğinde olması unutulmamalıdır.

3. Çağdaş sağlık hizmetlerinin sunulmasında, bölge hastaneleri ve uzmanların, pratisyenlikten daha fazla ağırlık taşıdığı dikkate alınmalıdır. Uzmanlıktan önceki zorunlu hizmet gereksiz uzun olmamalıdır. Amaç, verimsiz bir nöbet değil, hizmetin yaygınlaştırılmasıdır. Uzmanlık sonrasında eğitiminin tümünü tamamlamış, yuva kurma çağına gelmiş hekimin zorunlu görev bölgesinde yerleşme 1stemi daha da fazla olacaktır. Konuya bu açıdan bakıldığında uzmanlıktan önce bir yıl, uzmanlıktan sonra 2 yıl zorunlu görev akılcı görülmektedir. Ayrıca, staj süresinde daha yoğun uygulama ve kırsal alanda zorunlu görev yapıldığında, uzmanlık süreleri de bir ölçüde kısaltılabilir.

4, Herhalde, zorunlu görevleri düzenleyecek yetkililer ile kaynak olan tıp fakültesinin temsilcilerinin birlikte çalışarak ortak düzenlemeler yapmaları çok yararlıdır. Konu yasalaştıktan sonra bile olsa ayrıntılar üstünde bu tür ortak planlama, sonucun başarısını etkileyecektir.

5. Zorunlu görevlendirmenin tek başına sağlık sorunlarını çözemeyeceğini, altyapının düzelmesi ve kamunun koruyucu sağlık konusunda bilinçlenmesinin belki daha da önemli olduğu gerçeği unutulmamalıdır.

Leave a comment

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.