Üniversitelerde Eşgüdüme Doğru

26 Mayıs 1979

Sayın Bay Akın Simav
İzmir Milletvekili
Milli Eğitim Komisyon Üyesi
Büyük Millet Meclisi ANKARA

Sayın Akın Beyefendi;

22 Mayıs 1979 tarihli Milliyet Gazetesi’ndeki “Üniversitelerde Eşgüdüme Doğru” yazısını okudum. Bir makale hazırlayarak samimi düşüncelerinizi yazmanız bu konuyla, komisyondaki göreviniz yanında daha yoğun bir ilginiz olduğunu bana düşündürdü, Yeni Üniversiteler kanununun bazı maddele rinde ilgili kesimlerde sizin de işaret ettiğiniz gibi bir fikir birliği yoktur, samimi görüşünüz olduğuna inandığım makalenizde bana çelişkili gelen bazı noktalarda kişisel inancımı size yazmamı bunu bir görev saymama bağışlayınız. Makalenizdeki sıraya uyarsak birinci konu savurganlığın önlenmesi ile bölüm sistemi ilişkisidir. Konuyu iyi bilmeyenler için çok kolay anlaşılır mikroskop örneği esasında uygulamadaki güçlüğü, konu içinde olanlara o kadar açıkça gösteriyor ki, örneğin çok değişik dallarında mikroskop kullanan Tıp Fakültesinde bir Mikroskop Bölümü’mü kurulacak? Savurganlık daha çok laboratuvar araçlarında ve personelindedir. Bunu kesinlikle kabul ediyorum. Ama bunları verimli kullanışa geçirmek için bölüm sistemi gerekmez ve işin kötüsü yetmez de. Bugünkü yasa ile de Fakülte yönetimleri bu savurganlığı denetleyebilir ve verimli hale getirebilir. Esasen bu görevleri de ama uygulanmadığını gelin birlikte kabul edelim.

İkinci önemli konu birinci yıldaki yoğun yabancı dil öğretimidir. Sizin de işaret ettiğiniz gibi yabancı dil bilmek öğretim üyesi olmada bir ayrıcalık doğurmaktadır. Yabancı dili Fakülte eğitim programına sokmak bence yanlıştır. Çünkü:

1) Üniversitede temel ve pratik amaç öğretim üyesi yetiştirmek değildirç Fakülte mezunlarının ancak çok düşük bir oranı akademik kariyere girebilmektedir. Sizin de yazınız da işaret ettiğiniz gibi ülkenin esas açığı öğretim üyesi sayısında değildir,

2) Amaç mesleki yabancı dil öğretmektedir. Bu gündelik konuşma dilinden farklıdır ve daha mesleki eğitim Türkçe terimlerini bilmeyen bir kimseye ilk yılda öğretilmesi çok güçtür.

3) Bu ilk yılda öğretilse bile sonradan gelecek mesleki öğretim çabası içime, özel bir özen gösterilmezse unutulacaktır.

4) Eşitlik sağlanacak diye yabancı dil şöyle veya böyle, çoğu zaman 12 yıl ortaokulda kayıpla öğrenmiş kimselere, mesleki eğitimlerinin en hevesli oldukları ilk yıl boşuna geçirmek te doğru değildir. Kaldı ki merkezi sistemde yabancı dilde eğitim yapanların Üniversiteye giriş oranı da yüksektir. Bu nedenle ilk yıl içinde örneğin Tıp Fakülteleri öğrencilerinin yaklaşık %30-35’i yabancı dilden muaf olmaktadır. Bunun yerine mesleki öğretimin sonunda ve dışında Üniversite yabancı dil okullarının düzenlendiği ve değişik meslek gruplarının uygun şekilde ayarlanan yoğun yabancı dil eğitimi özellikle öğretim üyeliği adayları için çok daha anlamlı ye verimli olacaktır,

Üçüncü konu: Öğretim üyeleri, özellikle Tıp ve diğer disiplin profesörleri arasındaki gelir ayrıcalığının kalkmasının zorunlu olduğunu yazdığınız paragraftan hemen sonraki paragrafta “Eğer emek en yüce değer ise” diye başlamışsınız. Siz de emeğin en yüce değer saydığınıza sürü Tıp Öğretim üyeleri ile diğer disiplin öğretim üyelerinin emeğini eş değerli mi sayıyorsunuz? Tıpta mesleki öğretim en uzun olduğu gibi, bu unvana, asistanlık, başasistanlık, süreleri de daha uzun, nöbetleri içeren, sorumluluğu ve tatil süreleri başka bir disiplinle kıyas kabul etmeyecek bir devreden sonra gelinir. En üst kademeye varıldıktan sonra da emek çok farklıdır. Hele sizinle hem fikir olduğum tam gün çalışma koşulu başladığında bu emek farkı çok açık ortaya çıkacaktır. Bu konu da tereddüdünüz var ise milletvekili bulunduğunuz İzmir’in Ege, İstanbul veya Ankara Üniversitelerinin hangisinde isterseniz tam gün çalışan bir Tıp öğretim üyesi ile diğer bir disiplin öğretim üyesinin günlük ve yıllık emeğini bir denetler misiniz?

Ben bir tıp profesörü ve de liseyi bir kolejde okuduğum için bu konularda ön fikirli olup olmadığımı iyice düşündükten sonra, fikirlerimin samimi olduğuna inanarak bu mektubu yazmaya karar verdim.

Bu konularda veya eğitim hakkındaki başka bir konuda karşılıklı sohbet etmeyi dilerseniz arzu ettiğiniz bir tarih ve saatte İstanbul veya Ankara’da buluşmayı bir görev sayarım.

En derin saygılarımla;

Prof. Dr. Uğur Derman
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi
İç hastalıkları Kürsüsü
Onkoloji Bölümü

Mektup

Leave a Reply

Fill in your details below or click an icon to log in:

WordPress.com Logo

You are commenting using your WordPress.com account. Log Out /  Change )

Twitter picture

You are commenting using your Twitter account. Log Out /  Change )

Facebook photo

You are commenting using your Facebook account. Log Out /  Change )

Connecting to %s

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.