Sağlık Sorunumuz – Tam Gün Çalışma
Prof. Dr. Uğur Derman – 1980?
Sağlık konusuna başlarken çağdaş tıbbın asgari gereklerinin tarifini vermek zorunludur. Bugün hemen her hastada tanı için röntgen ve birkaç laboratuvar tetkiki yapılmaktadır. Ayrıca üst ihtisas dallarının da belirlenmesi bir hastalığın tedavisi için bu dallar arasında yekin işbirliğini gerektirmektedir. Demek ki çağdaş tıp muayenehanede değil ancak hastanelerde uygulanabilir.
Diğer birçok konuda olduğu gibi sağlık sorunu da ülkenizde kırsal ve küçük kentler kesimi ile, üç-beş büyük kentte çok büyük farklar taşır. Çoğu kırsal bölgede hekim bile bulunamazken, küçük kentteki hastanelerimizde bile çağdaş tıbbın gereklerini karşılayacak laboratuvar imkânları ve dalları arasında bütünleşme yoktur. Bu bölgelerde hekim ve personel açığının kapanması için teklif edilen yeni yasanın da öngördüğü üzere yüksek ücret ile teşvik, tedbirlerden ancak biridir. Halen bu bölgelerde çalışan hekimlerin esasen çok para kazandıkları bilinmektedir. Bu bölgeye giden hekimin esas sorunu mesleki bilgisini uygulayamamasının ezikliğidir. Çünkü tabii olarak üniversitelerde eğitim çağdaş tıp imkanlarının varlığı kabul eğilerek yapılmaktadır. Kaldı ki bu mesleki imkânlar sağlansa bile diğer konulardaki sosyal gelişme paralel olmuyorsa hekimi o bölgede tutmak güçleşmektedir. Örneğin Atatürk Erzurum Üniversitesi’nin kuruluşunda giden öğretim üyelerinin bugün pek azı halen o üniversitede kalmıştır. Ülkemiz sağlık sorununun en büyük bölümünü kapsayan kırsal ve küçük kent kesimi dururken, yeni yasa nedeniyle basın ve diğer yayın organlarındaki fırtına üniversitelerin de bulunduğu üç-beş büyük kenti ilgilendiren kesim üzerinde olmuştur. Hâlbuki bu bölgeler sağlık sorununun en az olduğu veya çok değişik olduğu bölgelerdir.
Üniversite hastaneleri arasında öğretim kurumları olup, danışma niteliğini taşıması gerekirken, ülkemiz koşulları nedeniyle zaten bir devlet hastanesi gibi poliklinik görevini de yüklenmektedir.
Helen Ege Tıp, Cerrahpaşa Tıp da öğretim üyelerinin esasen %50’si tam gün çalışmakta ve bu oran gün geçtikçe artmaktadır. Bütçeleri sınırlı olduğundan özellikle çağdaş tıbbın gerektirdiği imkanların ve teknik personelin sağlanması, bugünkü döner sermaye uygulamasıyla mümkün olmuştur. Ayrıca döner sermaye tam gün çalışanlar arasında çok gayretli – az gayretli, mesleğinde çok şöhretli – az tanınmış ve diğer öğretim kurumlarında ek görev yapan- yapmayanlar arasında katkı farkı adıyla bir çeşit teşvik primi olanağını sağlamıştır. Bu fark hiç katkısı bulunmayan bir profesör ile en çok katkısı olan bir profesör arasında net 5-6 bin liradır. Bu döner sermaye teşvikinin biri ekonomik diğeri eğitimsel iki yararı daha vardır. Örneğin özel olarak bir profesöre muayene olan hasta 200TL öder. Bunun 1/3’ü genel döner sermayeye gider, 1/3’ü vergi olarak kesilir ve 1/3’ü net olarak öğretim üyesine verilir. Fakat gerekli tetkikler de hastane içinde yapılacağından, hastabaşına döner sermaye ayrıca 200 lira daha gelir sağlanmış olur. Eğitim yönünden katkısı ise, bugüne kadar yanlış olarak, en iyi muayenehanelerde bakılacağına inanan halkımızın hastanelere alışması ve güveninin artması, çağdaş tıbbın gereği hastanede bakılmasıdır. İşte bu döner sermayenin kaldırılmasının Türkiye’nin genel sağlık sorununa ne faydası olacağını anlamak güçtür. Tam tersine gayretliyle, gayretsiz arasındaki farkın kaldırılması, döner sermayenin gelirini azaltacak bundan istifade eden hastane gelişmesi duraklayacaktır. İstediği hekime muayene olamayacağı nedeniyle hastalar tekrar özel muayenehanelere rağbet etmeye başlayacaklardır. İşte üniversitelerin yasaya karşı çıktıkları esas nokta budur. Üniversitede tam günün yasa ile zorlanmasına gelince: Bugün üniversitelerde tam gün çalışmayan toplam hekim sayısı 350-400’ü geçmemektedir. Bu hekimlerin tam güne zorlanmasıyla (ki yeni yasalardan sonra bir kısmı üniversiteden ayrılarak muayenene tercih edeceklerdir.) Türkiye’nin sağlık sorununun güllük gülistanlık olacağını düşünmek gülünçtür. Örneğin adliyede davaların geç sonuçlanması hukuk fakültesi profesörlerimizin tam gün çalışmasıyla çözümlenebilir mi?
Tam gün çalışmanın gereğine gelince:
Sağlık sosyalizasyonunun uygulamasına karar verildiğinde tabii ki tam gün çalışma uygun bir sistemdir.
Bugüne kadar üniversite veya devlet kurumlarında tam günün ancak bazı hekimlerce tercih edilmesi, özellikle cerrahi dallarda maaş ile özel çalışma arasındaki maddi farktır. Özel ameliyatlar ve tahliller devlet kuruluşları dışında nerede yapılmaktadır? Özel hastanelerde. Sağlık sosyalizasyonu getirmek istiyor ve inançlı isek bu özel sağlık kuruluşlarını görmemezlikten gelebilir miyiz? Yürürlükteki yasanın gereksinmelerini bile karşılayamayacak durumda olan ve temiz çarşaf, güleryüz esasına dayanan, bu özel sağlık kuruluşlarından ancak bir, iki tanesi modem tıp imkanlarını sağlayabilir.
EK 1: Sağlık sosyalizasyonunda özel muayenehaneler olabilir. Fakat özel hastane gibi kurumlaşan özel sağlık merkezleri sosyalizasyona daima köstek olacaktır.
Görüldüğü gibi sorunlar basit değildir, ve köklü tedbirler alınmadan alelacele bir zorlama üniversitenin yeri doldurulması güç bazı öğretim üyelerini kaybetmesine de yol açacaktır. Çok önemli bir nokta da yanlış uygulamanın doğuracağı başarısızlığın ana fikri zedelemesidir. Köklü tedbirler alınmadan böyle aceleye gelen bir yasanın aksaması sonucu tam gün başarılı olamaz, yanlış kanaati yerleşebilir.
Yukarıda sıraladığım değişik bölgelerdeki farklı sonuçların yanında; bugünkü devlet sağlık kuruluşlarının 9 ayrı bakanlığa bağlı oluşu, 7000 kalem piyasada bir kaybolan, bir ortaya çıkan rastgele bir ilâç listesi varlığı (Dünya Sağlık Teşkilatı 3 ay önce az gelişmiş ülkelerde asgari listenin 260 kalemden ibaret olduğumu yayınlamıştır) röntgen filminin bile gün gün bulunamayışı gibi sorunlar vardır. Bu sorunlar karşısında Sağlık Bakanlığının kendi yetersizliğini, bugüne kadar kendisine görevinin de üstünde yardım etmiş, tıp fakültelerini suçlayarak örtmeye çalışması doğru değildir. Üniversitelerin özellikle diğer fakültelerde yürürlükte olan döner sermaye katkısının tıp fakültesinden kaldırılması açısından yaptığı itiraz üniversite tam gün prensibine karşıymış gibi saptırılarak yansıtılması toplumu, basını ve üniversite ve bakanlığı karşı karşıya getirmiştir. Bu davranışın bu köklü müesseselerin hiçbirinin yararına olmadığı açıktır.